Tüplü Dalışla Öğrendiğim Dersler
Evet yaz geliyor ve geçen yıl başladığım tüplü dalışları çok özledim ben. Bu yazıda da kısa dalış öykümüzü ve öğrendiklerimi paylaşacağım.
Belki de burcumdan (Balık) dolayı oldum olası Deniz’e aşığımdır. Üstünde yüzmesine, kenarında uzanıp güneşlenmesine, dalgalarının sesine, uzaktan seyredip içmesine bayılırım. Deniz, başım her sıkıştığında yanına koştuğum bir dost olmuştur benim için.
11 yıllık İstanbul’dan sonra Ankara’ya, denizsiz kente gelince, uzun zamandır yapmak isteyip de zaman ve fırsat bulamadığım tüplü dalış kurslarına gitme şansım oldu. Daha önce Antalya’da ve de Adrasan’da keşif dalışı yapmıştık. Özellikle eşim çok az olan korkularını da yenince karar verip, geçen bahar aylarında kuramsal eğitimimizi aldık. Az da olsa kurstan sonra hiç dalamayanlar olduğunu öğrendik.
Ders 1: Gerçekten yapabileceğinize inandığınız işlere kalkışın.
Diğer tüm eğitimlerde olduğu gibi, eğitmen ve eğitim kurumu çok önemli. Çok riskli olmasa da tüplü dalışta da diğer tüm sporlar gibi kurallarına uygun yapılmadığında bir risk söz konusu. Bu nedenle hayatınızı teslim edeceğiniz ellere güvenmeniz lazım. Doğru örnek için bakınız; http://www.aquaclub.com.tr
Ders 2: Eğitim gerektiren işlerde, gerekli eğitimi mutlaka konusunda yetkin eğitmenlerden alın.
Asutay Hocamızın aldığımız 1 Yıldız dalış eğitimimizi Bodrum’daki uygulamalı 4 dalışla bitirerek eşim ve ben uluslararası geçerliliği olan 1 Yıldız Balıkİnsan olduk
Dalanlar bilir, hiç kimse tek başına tüplü dalış yapamaz. Belirli kurallar içinde mutlaka 2 kişi dalmak zorundasınızdır. Dalışlarda genelde 2’li takımlar halinde yapılır. Bu 2’li takımlara ingilizce “budy” deniyor dalış aleminde. Suyun altında ve üstünde herkesin bir budy’si var ve herkes budy’sinden sorumlu. Su üstünde dalış hazırlıkları yaparken, ekipman üstünüzde atlamadan tam önce ve suyun altında sürekli kontrol etmeniz lazım budy’nizi. Çok fazla dalış sayınız yoksa, akıntı veya görüş sorunu yaşanıyorsa budy’nizin elini bırakmamanız gerekiyor hatta. Kötü bir budy size sürekli sorun çıkaracağı gibi iyi bir budy de hayatınızı kurtarabilir
Ders 3: Başta hayat arkadaşınız olmak üzere tüm arkadaşlarınızı çok iyi seçmelisiniz.
Biz eş olarak daldığımız için zaten hayat budy’imizle dalmış oluyoruz karşılıklı olarak ve birbirini çok iyi tanımanın avantajlarını yaşıyoruz.
Esasında budy ağırlıklı olarak düşünülse de gerçekte kaptan ve hatta miçolar dahil sorumluluk tüm teknede dalış sporunda. Tüm takım olarak en iyi olduğunuz takdirde, her şey yolunda gidebilir.
Ders 4: Takım olarak en iyi iseniz, sonuçlar mükemmel olabilir.
Evet, bizler insanoğlu olarak birer kara hayvanıyız. Suyun altı bizim dünyamız değil ve bu dünyada çok kısa da olsa misafir olabilmek için ne zahmetlere katlanıyoruz. Eğitim alıyoruz, üstümüze özel bir giysi giyiyoruz, belimize ağırlık takıyoruz (kolay batmak için), maske takıyoruz (gözlük değil aman, yoksa hoca şınav çektirir :), en önemlisi de sırtımızdaki yeleğe (inip, çıkmak için) bir tüp takıp, tüpten gelen havayı ağzımızdan alıyoruz. Ne kadar denizi, balıkları, su altı dünyası severseniz sevin onlardan biri kesinlikle olamıyorsunuz. En fazla tüpteki havanın sınırı kadar o dünyanın geçici bir vatandaşı olabiliyorsunuz.
Ders 5: Farklı dünyaları yaşamak sizi zenginleştirir.
Dalış sporu, kesinlikle kendini, budy’ni ve hatta ekipmanını ve de tüm dalış takımını iyi tanımanı gerektiriyor. Yıldız sayısı, eğitmen dalgıç sayısı, denizin akıntı ve görüş durumu, tüpünün türü, dalış derinliği gibi bir sürü değişkene göre şekilleniyor dalış süreci. Kendini ve tüm sürecin sınırlarını bilip ona göre uygun davranışı sergilediğin takdirde hiç bir riski yok. Ama kendini zorlayıp, sınırları aşma güdüne yenilirsen tehlike o zaman başlıyor işte…
Ders 6: Kendini tanı, aşamayacağın sınırları zorlama.
Bodrum’daki 4 dalıştan sonra aldığımız dalış defterlerimize daha sonra Türkiye’de daldığımız Kalkan Dalışlarını (toplam 6 dalış) ekledik. Dalış sporunun bir güzelliği de ülkenin tüm güzel kıyılarını bu sefer başka açılardan da tanıyabilmeniz.
Çok fazla deneyimimiz olmasa da dalışın kabesi diye bilinen Kızıldeniz’e de gittik. Şimdi değerlendirdiğimde belki biraz erken diye düşünsem de yine de çok güzel bir deneyimdi. Farklı bir ülkede, farklı bir denizde ve de farklı bir takımla daldık. Türkiye’de öğrendiğimiz bazı şeylerin Türkiye için doğru olduğunu gördük. Mısırlı dalış eğitmenimiz, bizi ele ele görünce, suyun dibinde “bu Türkler çok romantik” yargısını oluşturduk
Gerçekten Kızıldeniz’in su altı dünyası bambaşka. Çoook zengin bu dünyayı önce dünyaya (müşterilere) sunmak için çaba harcamışlar, şimdi de korumak için epey uğraşıyorlar. Sabah limandaki yüzlerce tekneyi, binlerce balık insanı gören suyun altında trafik polisine gereksinim duyulacağını düşünüyor. Trafik olmasa da koruma için dalan balık polisler varmış ama biz görmedik.
Ders 7: Her zaman aynı alanda da farklı şeyleri dene, farklı şeyler öğreneceksin.
Eşim Deniz, son dalışımızın son dakikalarında tepemizde yüzen büyük balıkları görünce epey korkmuş. Bana eliyle bir takım hareketler yapsa da ben o balıkları yunus sandığım için “her şey yolunda” anlamında ona “ok” çektim. Ama Deniz, o balıkları belki de dalış yaptığımız bölgenin adında “köpek balığı” var diye köpek balığı zannedip, istemeden epey yükselmiş. Sonra öğrendik ki gördüğümüz o balıklar, bizim teneke kutularda görmeye alıştığımız ton balıklarıymış.
Ders 8: Her şey düşündüğünüz gibi olmayabilir, soğukkanlı olmak lazım.
Kızıldeniz’deki 5 dalışla toplamda 15 dalış, defterimizde kayıtlı. Bakalım bu yaz deftere kaç dalış, öğrendiklerimize kaç ders ekleyeceğiz ?